Almanya’nın Münih kentinde 11 Şubat 2016 tarihinde ABD, Rusya, Katar, Suudi Arabistan, İran, Irak, Almanya Fransa, İngiltere, Mısır, ve Türkiye’nin katıldığı Uluslararası Suriye Destek Grubu toplantısında, Birleşmiş Milletler’in (BM) ev sahipliğinde yapılacak Cenevre toplantısı için uzlaşma çıkmadı.
![]()
BM Genel Sekreteri Suriye Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın özel danışmanı Jan Egeland koordinasyon toplantı hazırlığı heyetine, Uluslararası Suriye Destek Grubu’ndaki ülke temsilcileri de davet edildi. Türkiye’nin Münih toplantının ardından tavrı ise, Diş İşleri Bakan Çavuşoğlu’nun dönüşü sırasında Suudi Arabistan’ın Türkiye askeri uçak-personel göndereceğini açıklamasıyla ortaya çıktı.
![]()
Rusya’nın Suriye’deki askeri bombardımanını sürdürdüğünü ifade eden Çavuşoğlu, “DAEŞ ve El Nusra, ikisi de terör örgütü. Ama Rusya bugüne kadar ‘terör örgütleriyle mücadele ediyorum’ diyerek ağırlıklı muhalefete saldırdı ve saldırıların yüzde 88’i muhalefete yönelikti. Dün akşam dahil. Azez’den yine destek verdi. ‘Terör ile mücadele ediyorum’ diyen Rusya bu bölgelerde saldırılarını devam ettirirse çatışmalar da durdurulamaz, maalesef ateşkes de sağlanamaz. Hayati önem taşıyan insani yardımlar da etkili bir şekilde ulaştırılamaz” dedi.
![]()
Cenevre’de 25 Ocak’ta masaya oturulamama gerekçesi olarak Rusya, Beşar Esad rejimi ve İran’ın tutumunu gerekçe gösteren bakan Çavuşoğlu, “Saldırılar devam ederken anlamlı müzakerelerin devam etmesi söz konusu değildi. Yine 3 Şubat 2016 tarihinde müzakerelere devam edilmeme sebebi de insani yardımların önündeki engeller kalkmamıştı. Umarım önce çatışmaların durdurulması sağlanır. Bir hafta gibi bir süre öngörülüyor. Muhalefet arazideki güçlerle de görüşecek. Umarım kalıcı bir ateşkese dönüşür. Siyasi çözüm en gerçekçi ve kalıcı çözümdür” ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, Suudi Arabistan’ın ise IŞİD ile mücadele çerçevesinde İncirlik Hava Üssü’ne savaş uçağı gönderileceğini de açıkladı.
Çavuşoğlu’nun açıklaması sonrası Türkiye medyasına, Suudi Arabistan’tan da birkaç hafta içerisinde 8 veya 10 askeri uçak geleceği bilgisi yansıdı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan b,r yazılı açıklamaya göre ise; Çavuşoğlu ayrıca dün gece de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
NATO üyesi Türkiye’ye, Suudi Arabistan’ın askeri uçak göndermesi yönündeki gelişme Suriye politikası bakımından dikkat çekti. Geçmişten bugüne NATO kuvvetlerine ev sahipliği yapmakta olan Türkiye’de bu kez Suudi askeri gücü bulunacağı konuşuldu.
Esen: ‘Tehlikeli ve kaygı verici’
Türkiye’nin yeni hamlesini ile ilgili yorum yapan Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç.Dr. Berk Esen, Suudi askeri varlığına kapı açılması için şunları söyledi:
“Ne yazık ki Türkiye’nin Suriye politikası çok kötü bir yönde ilerliyor. Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamasını çok kaygı ve endişe verici bir durumdur. Türkiye, Suriye’deki savaş başladıktan sonraki birkaç ayını Esad rejimini reformlara ikna etmeye ayırdı. Ancak bu reformlar gerçekleşmeyince başında Suudi Arabistan ve Katar’ın yer aldığı ve sekteryan (dinsel-mezhepsel) hedefler takip eden bir koalisyona Türkiye kendini eklemlendirdi. Ne yazık ki son dört yıldır da giderek artan bir şekilde bu koalisyon ile birlikte artarak, Suriye’deki iç savaşı daha kötüye noktaya çekecek bir politika takip ediyor. Bu açıklamayı da bu politikanın yeni bir ayağı olarak gördüm ve kaygı verici buldum.”
Resmi açıklamaya göre; Suudi Arabistan’ın IŞİD’e mücadele hedefine yönelik olarak askeri güçler gönderdiğini ancak bunun farklı hedefi olduğunu düşündüğünü de paylaşan Esen, “Rusya’nın orada bu kadar etkin bir rol oynaması Türkiye’yi kaygılandırıyor. Türkiye bu yeni hamleyle hem Rusya’ya karşı bir adım kurmaya hem de PYD-YPG güçleriyle çok yakınlaşmış ve onlar üzerinden bir kara harekatı ile yürüten ABD’ye de bir mesaj vermeye çalışıyor” dedi.
Suriye savaşını ve Kürt Sorunu’nu büyütür mü?
Türkiye’nin bu gelişmeyle birlikte savaşa yönelik sürüklenmeye yol açabileceğini söyleyen Esen, ayrıca Türkiye’ye bölgede yöneltilen mezhepsel, Sünni politikalar eleştirisini arttıracağını kaydetti. Ayrıca Türkiye’nin iç siyasetine de olumsuz etkisi olacağını belirten Esen, Kürt Sorunu’nun da büyümesine neden olabileceğini de vurguladı. Esen, öncelikle Suriye’deki iç savaşa Türkiye’nin çekilmesi tehlikesinden endişe duyduğunu altını çizdi. Esen, bir akademisyen ve bir vatandaş olarak Türkiye’nin en kısa zamanda kendisini Suriye’deki iç savaşın parçası haline getirmekten kaçınması gerektiğini dile getirdi.
Suudi Arabistan açısından Türkiye’ye askeri güç göndermenin anlamını sorduğumuz Esen, ayrıca bunun İran’ın yeni durumuyla birlikte değerlendirilebileceğini ifade etti. Suudi Arabistan’ın da ABD’nin İran ile işbirliğine ve aynı zamanda Rusya’nın varlığını arttırmasına karşı bu hamleyi atıyor olabileceğini altını çizen Esen, bu boyutuyla da bölgedeki gelişmelere ilişkin karşılıklı bir mesaj verme durumu olduğuna işaret etti.